Kovid-19’un kalıcı koku kaybıyla bağlantısı çözüldü

AA

Biruni Üniversitesi ile London Metropolitan Üniversitesi’nin araştırmacıları, yepyeni bir çalışmanın altına imza attı.

Yapılan araştırma, Kovid-19 sonrası sürekli koku kaybının epigenetik düzeyde incelendiği bir çalışmayı ortaya koydu. Genlerin işleyişini etkileyen çevresel faktörlerin bu durumla ilişkili olabileceğine dair ipuçları bulundu.

“KOKU KAYBI RİSKİNİN TESBİTİNE YÖNELİK YENİ YÖNTEMLER”

Biruni Üniversitesi’nin açıklamasına göre, çalışmada, Kovid-19 geçiren 40 hastanın DNA analizi gerçekleştirildi.

Epigenetik, genetik yapıdaki değişiklik olmadan, çevresel etmenlerin genlerin nasıl çalıştığını etkilediği biyolojik süreçleri ifade etmektedir. Araştırma sonuçları, bu tip değişikliklerin koku kaybı ile ilişkili olabileceğini gösterdi.

Araştırmacılar, DNA metilasyonundaki değişikliklerin biyobelirteç olarak kullanılarak, koku kaybı riski taşıyan bireylerin erken teşhis edilebileceğini vurguladı.

Bu sayede, uzun süreli koku kaybı yaşayan hastalar için daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceği belirtildi.

“YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI İÇİN UMUT VERİCİ BULUŞLAR”

Biruni Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Elif Sibel Aslan’ın açıklamasına göre, DNA metilasyonunun gen ifadesini düzenleyen önemli bir mekanizma olduğu belirtildi.

Çalışma, Kovid-19 sonrası devam eden koku kaybının sadece virüsün etkisiyle değil, aynı zamanda epigenetik değişikliklerle de bağlantılı olabileceğini gösterdi. Bu durumun ileride epigenetik tabanlı tedavilerin geliştirilmesi için umut verici bir adım olabileceği ve bir biyobelirteç olarak kullanılabileceği ifade edildi.

Biruni Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Koordinasyon Birimi (BAMER) tarafından desteklenen araştırmada, Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, Dr. Savaş Gür, Prof Dr. Mehmet Dokur, Doc. Dr. Gülsen Meral, Dr. Mehmet Akif Baktır, Dr. Lütfiye Karcıoğlu Batur ve Moleküler Biyolog Zeyneb Nur Akçay ile London Metropolitan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kenneth White gibi isimler de yer aldı.

London Metropolitan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kenneth White, ‘Eğer bu epigenetik değişimler tersine çevrilebilirse, Kovid-19’un neden olduğu uzun süreli koku kaybı için yenilikçi tedavi yaklaşımları geliştirilebilir.’ şeklinde değerlendirme yaptı.

Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)

Related Posts

Sadece 30 gün şekersiz yaşayın… Vücudunuzda neler değiştiğine inanamayacaksınız

Günlük hayatın görünmez bağımlılığı olan şeker, yalnızca damak tadımızı değil, bedenimizin işleyişini de etkiliyor. Sadece 30 gün boyunca ilave şekeri kesmek zihinsel berraklıktan karaciğer sağlığına, cilt gençliğinden bağışıklık sistemine kadar vücutta adeta sessiz bir devrim başlatıyor.

Güneş kremi kullanımı yaz kış sürekli olmalı: Uzmanından kritik uyarılar

Yaz aylarında güneşin zararlı etkilerinden korunmak için güneş kremi kullanımı hayati önem taşıyor. Uzmanlar, güneş koruyucunun doğru seçilmesi, yıl boyu düzenli ve yeterli miktarda uygulanması gerektiğini vurguluyor.

Göz tansiyonu sinsi tehlike: Erken teşhis hayati önemde

Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom, genellikle hiçbir belirti vermeden ilerleyen ve erken teşhis edilmediğinde kalıcı görme kaybına yol açabilen sinsi bir hastalık olarak biliniyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mehmet Sait Günerigök, “Glokom genellikle yavaş ve sinsi seyreder. Bu nedenle yılda bir kez göz muayenesi yaptırmak, özellikle risk grubundaki bireyler için hayati önem taşır” dedi.

Tıbbi bitkilere veritabanı

Tıbbi bitki çaylarının üretim süreçlerini mercek altına almak ve bu ürünlerin etkili, kaliteli ve güvenli biçimde halka sunulmasını sağlamak amacıyla “Tıbbi Çayın Ruhsatlandırılmasında Üreticinin Yol Haritası” konferansı düzenlendi.

Sivrisinekten daha küçük ama ölümcül parazit taşıyor! Uzmanlardan ‘yakarca sineği’ uyarısı…

Manisa’da mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, “Yakarca” sineği ve taşıdığı Leishmania paraziti nedeniyle tropikal hastalık riskini artırıyor. Uzmanlar, deri ve sistemik formları bulunan hastalığa karşı vatandaşları dikkatli olmaları ve korunma yöntemlerini uygulamaları konusunda uyarıyor.

‘Haftada 150 dakika egzersizle kalp krizi riskini azaltmak mümkün’

‘Haftada 150 dakika egzersizle kalp krizi riskini azaltmak mümkün’