8 Aralık 2024’te Esad yönetiminin devrilmesiyle Suriye’de başlayan yeni dönem, Ankara-Şam ilişkilerinin de kapsamlı ve çok boyutlu yeni bir işbirliği sürecine girmesine neden oldu.
Suriye geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimi ile özel bir ilişki kuran Türkiye, aradan geçen sekiz aylık sürede enerjiden ticarete, tarımdan ulaştırmaya birçok alanda destek sağladı ve ülkenin yeniden ayağa kaldırılması sürecine katkı verdi.
Türkiye, benzer bir katkıyı güvenlik ve savunma alanında da sağlıyor. Bu yöndeki ilk önemli somut adım 13 Ağustos’ta Ankara’da atıldı.
Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, “Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırasını” imzaladılar. Bu muhtıra, iki ülkenin 8 Aralık 2024 sonrası dönemde askeri konuları kapsayan ilk anlaşma olması açısından tarihi bir önem taşıyor. Bundan sonra imzalanacak anlaşmaların işaretini vermesi açısından da dikkat çekiyor.
ANLAŞMA HANGİ UNSURLARI İÇERİYOR?
Suriye basınında çıkan haberlere göre, iki ülkenin imzaladığı anlaşmanın üç temel faaliyet konusunda işbirliğini içeriyor:
Harekata hazırlık durumu ve birlikte çalışma yeteneğini geliştirmeyi amaçlayan uzmanlık eğitim kurslarına katılmak üzere askeri personel arasında düzenli değişim yapılması.
Uzmanlık beceri eğitimleri verilmesi. Uluslararası en iyi uygulamalar çerçevesinde terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları alanlarında programlar.
Teknik yardım sağlanması. Askeri sistemler, organizasyonel yapılar ve komuta yeteneklerinin modernizasyonu için uzmanların gönderilmesi.
Türk Savunma Bakanlığı kaynakları da anlaşmanın içeriğiyle basına bilgi verirken, Türkiye’nin Suriye’ye terörle mücadele ile savunma ve güvenlik kapasitesini artırma yönünde destek verme konusundaki kararlılığının sürdüğünü kaydettiler.
Kaynaklar, “Bu imzayla işbirliği alanında kayda değer bir adım daha atılmış oldu. Söz konusu muhtıra ile askeri eğitim ve işbirliğinin koordinesi, planlanması, danışmanlık ile bilgi ve tecrübe paylaşımı, savunma ihtiyaçları doğrultusunda askeri teçhizat, silah sistemleri, lojistik malzemeler ve ilgili hizmetlerin tedarikinin sağlanması ve ihtiyaç halinde kullanımına yönelik teknik destek ve eğitim verilmesi hususları hedeflenmiştir,” değerlendirmesini yaptılar.
Türkiye, Şam’a daha önce gönderdiği askeri heyetler aracılığıyla yeni Suriye ordusunun kurulması ve kapasitesinin geliştirilmesi için fizibilite çalışması yapmıştı. Aynı zamanda Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’ne atanan askeri ataşe aracılığıyla Suriye yönetimiyle iletişim olanakları artırılmıştı. Suriye, geçen ay Süveyda bölgesinde yaşanan gerilim sırasında savunma kapasitesinin güçlendirilmesi için Türkiye’den talepte bulunmuştu.
İmzalanan bu anlaşma kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Türkiye topraklarında Suriye ordusuna eğitim vermesi öngörülüyor. Bu eğitimlerin Suriye tarafının göstereceği askeri bölgelerde yapılması bekleniyor. Eğitimler kapsamında silah sistemleri ve bazı askeri teçhizatların kullanılması konusunda da eğitim sağlanması öngörülüyor.
ANLAŞMANIN ZAMANLAMASI SDG’YE MESAJ MI?
Türkiye-Suriye anlaşmasının zamanlaması da ayrıca önemli.
Muhtıranın imzalandığı gün, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin Es Seleme Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahin Kalın ile görüşmek üzere heyet olarak Ankara’daydılar.
Ankara ziyaretinin belki de tek önemli konusu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) 10 Mart’ta Şam yönetimi ile yaptığı anlaşmaya uymaya yanaşmaması ve İsrail ile geliştirdiği işbirliğiydi. SDG’nin Münbiç ve Halep kırsalında Suriye birlikleriyle son günlerde çatışmalara girmiş olması da Ankara’daki görüşmelerin gündeminde yer aldı.
SDG, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG’nin IŞİD ile mücadele sürecinde ABD ile devam ettirdiği ortaklık kapsamında kullandığı isim. Türkiye adı ne olursa olsun bu örgütün kendi ulusal güvenliğini tehdit ettiğini ve silahlarını bırakarak Suriye ordusuna tam olarak entegre olmasını istiyor.
YASAL ZEMİN SAĞLANDI
Türkiye’nin bu mesajını Dışişleri Bakanı Fidan, Şeybani ile düzenlediği basın toplantısında daha da sertleşen bir tonda dile getirdi. Fidan, SDG’ye Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkmak için adım atması çağrısında bulunurken “İsrail’in maşası” olarak kendini kullandırmaması uyarısında da bulundu.
Fidan’ın temmuz ayı sonundan itibaren giderek sertleşen tonunun Türkiye’nin SDG’ye karşı ileride bir operasyon düzenleyebileceği ya da Suriye ordusunun başlatacağı bir harekata destek sağlayabileceği yorumlarına neden oldu.
Ankara’da imzalanan anlaşma da Türkiye-Suriye arasında askeri işbirliğinin ilk yasal zeminini oluşturması açısından SDG’ye de verilen önemli bir mesaj olarak değerlendirildi.
İki ülkenin bundan sonraki süreçte askeri ve savunma sanayi işbirliğinin kapsamını genişletecek başka anlaşmalar da imzalamaları öngörülüyor.